Her Hicret Bir Medeniyettir

Rumeysa Günhan


Medeniyet Nedir?

Arapça da ‘medeniyet’ karşılığı olarak kullanılan et-temeddün ‘m-d-n’ kökünden gelir ‘m-d-n’ şehre gelmek, bir yere yerleşmek; Medine’de şehir anlamındadır. Dolayısıyla temeddün veya Türkçede kullanıldığı şekli ile ‘medeniyet’ şehir halkının yaşayışını benimsemek, şehirleşmek anlamına gelmektedir. Arapçada medeniyetin karşılığı olarak kullanılan el-hadare bedeviliğin zıddı olarak kullanılır. Yani göçebelikten yerleşik hayata geçmek demektir.

Istılah terimi olarak ‘medeniyet teriminin düşünce tarihi boyunca kazandığı anlamların ortak noktası, şehir hayatının sosyal, entelektüel, kurumsal, teknik ve ekonomik alanlarda mümkün kıldığı birikim düzey fırsatları ifade etmesidir’.

Hicret Nedir?

Hicret sözlükte kişi veya kişilerin bulundukları yerden göç yoluyla ayrılmaları anlamına gelir. Bu ayrılma beden ile olabileceği gibi dil ile veya kalp ile de olabilir. Bir ayette ise kalbi Allah’ın dışındaki şeylerden ayırıp yine ona yönelmek anlamında kullanılmaktadır ki bu Allaha hicret (yönelme) ibadetidir.

İslam tarihinde ve peygamberimizin hayatında kuşkusuz en önemli olay hicrettir çünkü bu olay İslami tebliğde bir dönüm noktasındadır. İslam toplumunun var olmasına açılan kapıdır. Baskıdan kurtulan Müslümanların dirilişi ve güçlü bir yapı olarak ortaya çıkışıdır. HİCRET’ imanın Allaha ve resulüne bağlılığının Allah yolunda fedakarlık yapmanın dünyalıklardan vazgeçmenin yalnızca Allah rızasını seçmenin bir göstergesi; küfre ve onların azgın temsilcilerinin hükmüne boyun eğmenin, iman uğruna her zorluğu göze almanın destansı ifadesidir.

Hicret kavramı kuranda göç etmenin dışında Allaha eş koşmak ve puta tapmak gibi çirkin davranışlardan kaçınmak ve bir insanın yanından ayrılmak anlamında da kullanılmıştır. Hz. Peygamber  ‘ muhacir Allah’ın yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir’ sözü ile ‘hicret’ kavramına mecazi bir anlam da yüklemiştir…

Her Hicret Bir Medeniyettir.

Her hicret bir medeniyettir; çünkü hicret etmek yani yanlış davranışlardan doğru olanı bulup ona yönelmektir, medeniyette yeni bir yere yani bir şehre yanlış davranışlardan vd. arınıp doğru düşüncelerle yeni bir mekâna göç etmektir.

Örneğin; Hz. Nuh’un hicreti suda olmuştu. Tufanda Hz.Nuh’a inkâr edip ona inanmayanlar felaket, iman edip onun yolundan gidenler ise hicret etti çünkü onlar yanlışa sapmadılar doğru bir düşünceye hicret ettiler.

Hz. Yusuf; hicret etmek için kuyuya atılmıştı Yusuf’un hicreti de kuyuda başlamıştı. Kuyuya atıldıktan sonra mısıra sultan olmuştu. Hicreti sonucunda medeni bir şehir olan Mısır’da sultan olmuştu.

Hz İbrahim’in hicreti ise karada olmuştu. O yar için diyarı terk etmenin yâre yürümek olduğunu dile getirmişti kuran bunu ölümsüzleştirdi (İbrahim) dedi ki; ‘ben rabbime doğru yürüyen bir muhacirim o. Yürümekle varılmayıp varanların yürüyenler olduğunu biliyordu. Terk etmeden kavuşulmayacağını ayrılmadan buluşulmayacağını feda etmeden elde edilmeyeceğini bırakmadan tutulmayacağını da…

Hicret, ne bir pes ediş, ne de küfürden kaçış idi… zira karanlıktan kaçılmaz, iman nuruyla aydınlanınca karanlık kendiliğinden kaçardı. Fakat hicret imkânların tükendiği yerden imkânların üretileceği yere intikal etti. Allah resulü de öyle yaptı. İmkânların tükendiği yerden imkânların üreteceği değerleri taşıdı. Bu bir başlangıçtı. O sadece yesribi Medine yapmadı, Medine’nin şahsında bir hicret medeniyetinin temellerini inşa etti. Kısa zamanda bir iman sahası gibi yeryüzünün 4 bir yanına gönül gönül iman taşıyan yürek fatihleri, işte bu temeller üzerine yükselttiler medeniyet binasını…

 

Yazarın Eski Yazıları