Özür de dilemesi gerekir mi?

Abdurrahman Dilipak


Erdoğan Beştepe’den Çankaya’ya geri dönmeli, başkanlık talebinden vazgeçmeli, bir de başbakanlık için ara seçime gidip, Gül’ü başbakan olarak görmek istemiştiniz. Ekmel bey AK Parti’ye geçse, ona hükümeti kurma görevi verilse, Abdullah Gül de şimdilik başbakan yardımcısı olsa olur mu? Sonra başbakan da olur.

Tabii Davudoğlu da üniversiteye dönsün. Dört bakan yetmez Hakan Fidan da sanık sandalyesine oturtulmalı. O da yetmez, İHH’nın mal varlığına el konulup Bülent Yıldırım da sanık sandalyesine oturtulmalı. Tabii İHH’nın mal varlığına el koyacaksanız, Mavi Marmara’ya da el konulmalı. Onu da satmak gerek. Ya söküp hurdaya çıkartılmalı, ya da İsrail’den biri gelip alabilir..

Erdoğan’a gelince, bir daha Rabia işareti yapmamaya, “Dünya 5’den büyüktür” dememeye yemin etmesi gerek. Ve tabii İsrail’den özür dilemeli. Bir daha, Mısır, Suriye ve diğer ülkelere bir daha karışmayacağına dair bir taahhüdde bulunması gerek.

Yetmez, şu kanal hikayesinden vazgeçmesi gerek Erdoğan’ın. 3. Havaalanı da iptal edilmeli. Aynı şekilde 3. Köprünün de durdurulması gerek. Nükleer santral da öyle.

Dershanelerin yeniden açılması, Paralel davasının “keenlem yekun” sayılmasını da arzu buyururlar mı? Hatta oluşturulacak yeni kabinedeki bakanlıklar konusunda hocaefendiden “uygundur” onayı alınabilir.

Görevden alınanların iadesi, hatta görevden alınan bürokratların görevden alınması konusunda da bir karar verilmesi gerek..

Ez cümle, Erdoğan çıksın, İsrail’in varlık ve güvenliğine, batı değerler sistemine, uluslararası sisteme, ABD ve NATO’nun  askeri ve stratejik hedeflerine sadakat göstereceğine yemin etsin.

“AK Parti’nin fabrika ayarlarına geri dönmesi gerek” diyenler sizi tekrar BOP’a davet ediyorlar. Evet ABD ile birlik olup, 22 Arap ülkesinin rejim, iktidar ve sınırlarını birlikte belirleyeceksiniz.

Ha! Bu arada Rusya, Çin, Hindistan, Japonya ile öyle yakın temas hoş olmuyor. Şu Türk Dünyası, TİKA filan da can sıkıcı, yanlış anlaşılıyor.. Şu uçak, tank yapma işinden de vazgeçseniz, kendinizi ABD mi zannediyorsunuz. Boyunuzdan büyük işlere kalkışıyorsunuz. Kendinizi İtalya ile kıyas edin.

Afrika’yı unutun. Size mi kalmış zencilere sahip çıkmak!.. Orayla bırakın “cemaat” ilgilensin.. Koç ve Doğan’la bir araya gelip, bir fotoğraf çektirse iyi olacak! Muhtarlara yemek verip de ne olacak, TÜSİAD’a bir iftar verse mesela..

Öyle her yere cami de ne oluyor.. Fetih mitingleri filan. Laikliğe sadakat göstermeniz gerek.

Sakın başka ülkelerde askeri üs filan kurmayı aklınızdan geçirmeyin. Hilafeti ağzınıza bile almayın. Din vicdanlarda kalmalı. Sanayi, yüksek teknoloji değil, tarım ve turizm neyinize yetmiyor..

Yani, Tom amca olmamızı istiyorlar kısaca.. Uluslararası sistemin bize çizdiği alan içinde faaliyet göstermemizi istiyorlar.. “Yoksa” diyorlar! Aba altından sopa gösteriyorlar.

Anlayacağınız, “hayır” diyen bir Türkiye istemiyorlar..

Erdoğan’ı “Sisileştirmek” istiyorlar. Değilse “Mursileştirmek”le tehdit ediyorlar.

İşin acı yanı bunu bize yakın birilerinin üzerinden, sol media üzerinden, paralel media üzerinden yapıyor olmaları.

Bu arada eğer bu konuda bir güçleri olsaydı, zaten yazıp konuşmazlar, yaparlardı. Zaten ellerinden geleni arkalarına koymadılar.. Taksim-Gezi’den biliriz onları.

Şimdi, seçim sonuçları böyle çıkınca onlar da iki arada bir derede kaldı. Erdoğan’ı yola getirmek için bu kez içeriden birileri üzerinden mesaj vermeye çalışıyorlar. Bu durum onların ne kadar çaresiz olduklarını gösteriyor aslında..

Bu yol yol değil. Bu talepler geri teper.

İşin ilginç yanı, birileri AK Parti’ye ANAP’ın akıbetini hatırlatıyor.. Sahi ANAP milletin beklentilerine cevap verdiği için mi, yoksa ona ters düşen kadroların elinde oyuncak olduğu için mi tasfiye oldu? 

Neyse yazacak daha çok şey var ama, bugünlük de bu kadar.

Selâm ve dua ile.

Kaynak: yeniakit

Yazarın Eski Yazıları