Garip Şeyler Ve Yarınlar

Halil Kara


          Uzun bir süreden beri medyayı takip ediyoruz, özellikle medyanın bir kısmı inanılmaz bir şekilde hükümete karşı baskıcı bir muhalefet uyguluyor. Gazetelerin köşe yazarlarının yazılarına baktığımızda özellikle 17 Aralık dan sonra hükümeti hep eleştirdiklerini görüyorduk, fakat Hilal Kaplan’ın Yeni Şafak da ki 15 Ocak 2014 Çarşamba gününün köşe yazısını okuyunca bu işin sadece hükümetle sınırlı olmadığını anladım. Bu operasyon çok geniş kapsamlıymış, Hilal hanımın yazısının bir kısmı şöyle; “Cübbeli Ahmet hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Fethullah Gülen’i özellikle gayri Müslimlerin de cennete gireceği ve benzeri görüşleri sebebi ile yerden yere vuran vaazlar veren birisiydi. Ünlü bu ve benzeri sözlerinden kısa süre sonra kara gümrük çetesi diye bilinen suç örgütü ile tutuklandı. Yine Hanefi Avcı emniyet içindeki paralel yapılanmanın adım adım nasıl inşa edildiğini yazdığı kitap çıkalı bir ay olmadan tutuklandı. Yine Nedim Şener emniyet içindeki paralel yapılanmanın Hrant Dink suikastındaki rolünü irdeleyen ihmal ve hata kasıt sahibi olduğu düşünülen polisler hakkında bir kitap yazdı diye tutuklandı.”

          Geçtiğimiz günlerde Mustafa İslamoğlu verdiği Cuma hutbesinde zorunlu bir açıklamada bulundu. 2005 yılında Gülen cemaatinin görüşleri aleyhinde bir tarikat tarafından on binlerce CD dağıtılmış, İslamoğlu hoca bu CD’lerde ki bazı ifadelerden rahatsızlık duyarak insaf dinin yarısıdır başlıklı bir hutbe vermiş ve bunu gazete köşesinde paylaşmıştı. Bunun üzerine Gülen cemaati ile sıcak ilişkiler oluşmuş.          

          2009 yılında Amerika da bulunduğu bir dönemde Fethullah Gülen’i n de daveti üzerine baş başa bulundukları bir ortamda Gülen cemaatine ilişkin iki temel eleştirisini dile getirmiş ardından yurda dönünce olanları İslamoğlu hoca edebinden anlatmadığı için değinmeyeceğim. Hocanın;  başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi, diyerek özetlediğini belirtmekle yetineyim. Dahası Akabe Vâkıfı’ndan 60 küsur kişinin dinlenmesi, İHH ve daha birçok kurum ve kuruluşun dinlenmesi, sanki aba altından sopa gösteriliyormuş gibi, eminim arkası gelecek. Delilim ise şu; Sayın Bülent Arınç beyefendinin bir televizyon programına katılarak tüm olanları açıkça şöyle ifşa etti; “Sayın Başbakana önümüzde iki seçim var dedik dershanelerin kapatılması bizi etkiler dedik; Sayın Başbakan cemaatten iki öneri geldiğini ya dershaneler yâda hükümetin yıkılmasından birini seçmemizi istiyorlar. Neye mal olarsa olsun dershaneleri kapatmaktan vazgeçemeyeceğini söyledi. Bizatihi diğer tarafta dershanelerin kapatılmasını istiyor”

          Bu süreçten sonrada 17 Aralık ve kasetler çıkmaya başladı. Yazıktır, günahtır, çıkarlarımız var diye bir birbirimizi yenmeye ve yemeye kalkışmayalım, yarınımızı düşünerek hareket edelim.

          Selam ve Duayla

Yazarın Eski Yazıları