Kitap Dünyasından -Kader Risalesi-

Halil Kara


          Hz. Hasan Basri’nin Emevi Sultanı Abdulmelik'e cevaben yazdığı Mustafa İslamoğlu’nun şerh ettiği Kader Risalesini okuma fırsatım oldu, çok kıymetli bir eser. İlk defa Hasan Basri hazretlerini bu kader yakından tanımış oldum, bu benim eksikliğim doğrusu. Hasan Basri denince benim aklıma ehli tarikat bir şeyh, silsileyi başlatan birisi geliyor. Fakat dönemin en zalim insanları olan Abdulmelik eli kanlı katili Haccac'ın kendi iktidarlarını sorunsuz bir şekilde yaşamak ve hem kendilerinden öncekileri hem de kendilerinden sonra gelecekleri haklı çıkarmak için kaderi kendilerine bir kalkan olarak kullanmış, karşı çıkanları akıl almaz işkencelerle öldürmüş kimisini de zindanlara doldurmuştu. Onların bu hal ve hareketlerini Allah'ın kaderi olarak değerlendirilmesine karşı çıkanlardan biride müvvahit Hasan Basri’dir. Rahmetullahi aleyh.

          Hasan Basri Muaviye Bin Ebi Süfyan'ın 20 yıllık iktidarında ve ardından oğlu Yezid'in 4 yıllık iktidarında açık bir muhalefete bulunmadı. Fakat Ehil-i Beyt’in başına gelenlere de duyarsız kalmadı. Hz Hüseyin şahadet haberini alınca hıçkırarak ağlamış ve şöyle beddua etmiştir; “bu ümmetin başına daha neler gelecek? Soysuzun teki Peygamber'in torununu katletti! Ya Rabbi! Sen onun belasını ver!” ardında da, O zalimler zamanı gelince nasıl bir altüst oluşla yıkılıp gideceklerini bilecekler! (26.227) ayetini okumuştu. Basri, “Vallahi, bu dünya kocalarını öldüren gelinler kadar zalimdir” derken, Emeviler tarafından karısına zehirletilen Hz. Hasan'ı ima etmiş olsa gerek. Hasan Basri 20 yıllık Ebu Süfyan 4 yıllk oğlu Yezid’ten sonra Emevi tahtına geçen Merevan ve Abdulmelik Bin Mervan'ın Haccac eliyle zirve yapan zulmü karşısında Hasan Basri’de kayıtsız kalmamıştır.

          Okumuş olduğumuz Risale bunun bir parçasıdır. Kader Anlayışı noktasında Emeviler’in resmi tezine aykırı düşen imam Basri’ye aba altından sopa gösteren bir mektup gönderir. Aracılık yapan da zulmüyle ünlenen Haccac’dır. İmam Basri gayet nazikçe; Ey müminlerin emiri selam ve Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun, diye başlamış. Ardından kader ile ilgili yanlış bilinen ve yanlış anlaşılan konuları bir bir saymıştır; Ey müminlerin emiri bilmiş ol ki Allah'ın emrine, kitabına, adaletine, muhalefet edenler, dini işlerin de aşırı giderler ve cehaletlerinden dolayı işi kadere yüklerler. Bir hayâsızlık işlediklerinde derler ki; Biz babalarımızı bu hal üzere bulduk, demek ki bize bunu Allah emretmiş. De ki; Allah asla hayasızlığı emretmez. Ne yani şimdi siz Allah'a bilmediğiniz bir konuda iftira mı atıyorsunuz? (A'raf 7:28) İmam Basri Risalenin bir çok yerinde halifeye nasihat eder Kur'an’ı anlama ve önemseme hakkın da halifeyi şöyle uyarır Ve ey Mü'minlerin emiri, sakın Allah'ın kitabına tepeden bakma, onun çizgisine gel, onu olmayacak şekilde tevil ederek tahrif etme! Yüce Allah'ın, kullarına bir şeyi görünürde yasaklayıp da cahil ve gafillerin iddia ettiği gibi sonra o şeyi gizlice takdir etmesi olacak şey değildir. “Eğer durum böyle olsaydı dilediğinizi yapın” (Fussilet 41:40) demez bilakis “Benim sizin için takdir ettiklerimi yapın!" derdi. Yine; “Dileyen kimse iman etsin dileyen kimsede inkar etsin” (Kehf 18:29) demez, bilakis "Kimi diledimse o iman etsin kimi diledimse o inkar etsin" derdi. İmam kader anlayışını açık ve net Kur'anı delillerle açıkladıktan sonra halifeye işte bana sorduğun hususların cevabıdır. Artık onları açılamış ve vuzuha kavuşturmuş bulunuyorum. Artık sen de iyi düşün ve bu konuda fikrini düzelt. “Zira bu göğse şifadır” der ve risaleyi bitirir.

           Selam ve duayla.

 

Yazarın Eski Yazıları