Ümmü Eymen - Esma Bint Amr

Halil Kara


Onlar, bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız. (Bakara-141)

Sana peygamberlerin haberlerinden -kalbini kendisiyle sağlamlaştıracak- doğru haberler aktarıyoruz. Bunda da sana hak ve mü'minlere bir öğüt ve uyarı gelmiştir. (Hud-120)

Bir de onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin. (Haşr-10)

Allah Resulû size iki şey bırakıyorum Allah'ın kitabı ve sünneti seniyeyi buyurdu, sahabede bize iki şey bıraktı tahkik ve temsil. Bu iki terim İslamın doğuşuyla Kur'an’la inşa olmuş iman dairesine dahil olan sahabenin hayatına hemen yansıdığını görüyoruz.

Ümmü Eymen;

Geçen iki sohbetimizde iki güzide ashabı gündem yapmıştık bu günde iki güzide hanım sahabî'ye yi gündem yapacağız inşallah. Öncelikle şahsim adına bir itirafta bulunmak istiyorum birçok konuda olduğu gibi İslam’da kadın konusunda da çok az bir bilgiye sahipmişim oysaki asrı-ı saadette her alanda kadını görmek mümkündür. Örneğin davette kadınların rolü pek büyüktür özellikle Peygamber'in aile yakınlığı olanlar ön plandadırlar Hz. Hatice, lübane bint el-Haris, Hz Peygamber'in kızları Ümmü seleme, Leyla Bint ebi hamse, Esma bint Umeys, Selma bint umeys, Sümeyye Ummu eymen, Esma bint Ebibekir, Safiye bint Abdulmutalip. Hicrette kadınlar biatta kadınlar İbadet hayatında kadınlar Eğitim ve öğretimde kadınlar' Özellikle Hz. Ayşe ve Ümmü seleme ve diğer kadınların pek çok katkıları olmuştur. Çalışma ve ticaret hayatında kadın sanatkârlık ve el işleri)(Tıbbı hizmetler. Örneğin Esma bint umeys'in Hz.Peygamberi muane ettikten sonra vefat ettiğini açıklamıştır. Yine Ummu seleme annemiz yaralanan askerlere çeşitli ilaçlar yaptığını biliyoruz. Yine kadınların birçok savaşa katıldıklarını ve zaman zaman vuruşmalarada katıldıklarını kaynaklarımızdan öğreniyoruz.(Bütün Yönleriyle Asrısaadette İslam)Biz bu kadar örnek vermekle yetinelim konumuza girelim.  Peygamberimiz ona “Ey Anne!” diye hitap ederdi. Peygamber Efendimizin “annemden sonra annemdir” dediği iki güzide hanımdan biridir. Hakkın da farklı rivayetler olmakla birlikte Örneğin henüz gençlik yıllarında Habeşistan’dan Mekke’ye cariye olarak getirilmiş Peygamberimiz ’in babası Hz. Abdullah’ın yanında çalışmıştı. Hz. Abdullah, Âmine ile evlendikten sonra da onlara hizmet etmeye devam etmiş, o ölünce Âmine’ye miras olarak kalmıştı. Peygamberimiz ‘in dünyayı teşrifinin ardından da O’nun dadılık görevini üstlenmişti. Henüz Peygamberimiz dünyaya gelmeden kocası Abdullah’ı kaybeden Âmine, onun ölüm haberiyle yıkılsa da dünyaya getireceği yavrusunun sevinci kalbine bir umut ışığı yaymıştı. Efendimizin çeşitli mucizelerle dünyayı teşrifinden sonra Ümmü Eymen hizmetlerinde bulunmaya devam etti. O artık Peygamberimizin mürebbiyesiydi. Efendimiz altı yaşına geldiğinde annesi Hz. Âmine eşi Abdullah’ın Medine’deki mezarını ziyaret etme arzusu duydu. Çok geçmeden de Efendimizi ve Ümmü Eymen’i yanına alarak hem Hz. Abdullah’ın mezarını, hem de Medine’deki akrabalarını ziyaret etmek üzere yola çıktı. Medine’ye ulaştıklarında akrabalarının evine gelip bir müddet orada misafir oldular. Yine üçü yola çıkmıştı. Ancak yolculuk esnasında Hz. Âmine’nin rahatsızlığı dayanılmaz hale gelince Ebva denilen köyde konaklamak zorunda kaldılar. Çok geçmeden de Hz. Âmine, aynı yerde Peygamberimiz ve Ümmü Eymen’in gözyaşları arasında vefat etti. Bu ani ölüm her ikisini de etkilemişti. Peygamberimiz yetimliğin üzerine bir de öksüz kalmış, Ümmü Eymen de Peygamberimizi sağ salim Mekke’ye ulaştırma sorumluğunu üzerine almıştı. Âmine’yi Ebva’ya defnetmenin ardından Mekke’ye varmak üzere tekrar yola koyuldular. Ümmü Eymen, Peygamberimizi dedesi Abdulmuttalip’e teslim edecekti. Derken beş günlük bir yolculuğun ardından O’nu sağ salim dedesine kavuşturdu. Bundan sonra kendisi de Efendimizle birlikte Abdulmuttalip’in evinde kalacaktı. Mekke’de zaman hızla akıyordu. Peygamberimiz, dedesinin himayesine gireli iki yıl olmuştu. Abdulmuttalip kimseye göstermediği ilgiyi sekiz yaşındaki torununa gösteriyor, ahlaken her geçen gün biraz daha olgunlaşmasını hayranlıkla izliyordu. Ancak o dönemlerde rahatsızlanıp yatağa düştü. Vefat etmeden önce de torununu, oğullarından Ebu Talip’e emanet etti. Vefatının ardından, Peygamberimiz Ebu Talip’in himayesine girerken dadı Ümmü Eymen de onunla birlikte Ebu Talip’in evine taşındı. Orada uzun yıllar geçirdiler. Derken Peygamberimiz yirmi beş yaşına geldiğinde Mekke’nin en asil hanım efendisi Hazreti Hatice’yle evlendi. Evlenince de Ümmü Eymen validemizi azat edip serbest bıraktı.

Ümmü Eymenin Evlilikleri;

Sonrasında da onu Haris bin Hazrecoğullarına mensup Ubeyd bin Zeyd ile evlendirdi. (muhtemelen Medine’ye ilk gidişi bu zamandir) evet Bu evlilikten Eymen isimli oğlu dünyaya geldi. Asıl ismi Bereke olan Ümmü Eymen validemiz onun doğumuyla “Eymen’in annesi” anlamına gelen “Ümmü Eymen” ismiyle anılmaya başlandı. Öyle ki gerçek ismi neredeyse unutulmuştu. Ancak çok geçmeden Ümmü Eymen validemizin kocası Ubeyd vefat etti. Ümmü Eymen, cahiliye davrinde Mekkede mezkûr Ubeyd b. amr ile evlenmişti. Mekke ye gelip orada yerleşmişti. Sonra Ümmü Eymen i Medine ye götürdü ve ona Eymen adında bir çocuk dünyaya getirdi sonra kocası ölünce tekrar Mekkeye dündü ve Zeyd b.Harise ile evlendi. Zorlu şartlarda oğlu Eymen’le yalnız başına yaşayan Ümmü Eymen (ra), en büyük desteği Peygamberimiz ’den görüyordu. Eymen de annesiyle birlikte İslam’ı kabul etmişti. Peygamberimiz ‘in azatlısı Zeyd ise artık büyümüş, genç bir delikanlı olmuştu. Peygamberimiz ‘in Mekke’deki sağ kolu gibiydi. O’nu sürekli müşriklerin eza ve cefalarından korumaya çalışıyordu. Hz. Ümmü Eymen’in, Peygamberimize, küçüklüğünden beri gösterdiği ilgiyi şimdi de aynısıyla Zeyd gösteriyordu. Bu iki insan Peygamberimize besledikleri sevgi ve yakınlıkta birbirlerine çok benziyordu. Bu durumun farkında olan Peygamberimiz ise onlara duyduğu sevgiden dolayı onları aynı çatı altında birleştirmek istiyordu. Bir gün ashabıyla otururken “Cennet ehlinden bir kadınla evlenmek isteyen Ümmü Eymen ile evlensin” buyurdu. Bunun üzerine orada bulunan Zeyd öne atılarak Ümmü Eymen’le evlenmek istediğini söyledi. Çok geçmeden Peygamberimiz de bu iki kıymetli insanın nikâhını kıydı. Bu evlilikten, Peygamberimiz ‘in çok sevdiği ve ashab arasında kendisine “sevgilinin oğlu sevgili” diye hitap edilen Üsame bin Zeyd (ra) dünyaya geldi. Ümmü Eymen, Zeyd ve Üsame (ra)’den oluşan bu üç kişilik aile Peygamberimiz ‘in dünyada en fazla değer verdiği ailelerden biriydi.

Ümmü Eymen'in Hicreti;

Ümmü Eymen'ın ilk kafiyeliye Habeşista'na hicreti. ‘Müslümanların, Habeşistan'a hicretlerinin ve burayı tercihlerin ‘in elbette çeşitli sebeplerden söz edilebilir bu sebepler arasında, Hz Peygamber’in dadısı Ummu Eymen'ın Habeşistanlı olması ve İslam’dan önce aynı ülkeden biriyle evli olması ‘da düşünüle bilir.

Ümmü Eymen'ın Ümmete Yol Gösteren Üç Örnek Davranışı;

1-      Kanaatkâr Fedakâr Ve Emektar Olması;

Ümmu Eymen neredeyse ömrünün tamamını Hz Muhammed (sav) adadı doğumunu çocukluğunu gençliğini olgunluğunu ve siretin'ın tamamını gürdü O her daim Peygamber’in yanında oldu Hz. Peygamber'in hayatinin her merhalesinde Hz Ümmü Eymen'in emeği vardır. Onun gösterdiği gayrete şahit olan Peygamberimiz de ona sevgi ve saygıda kusur etmiyordu. Çoğu zaman ona “Ey anacığım” diye hitap ederek taltif ediyordu. Aynı zamanda onu görünce yanındakilere “Bu, benim ailemin son kalanıdır” buyurarak kendi ailesinden biri olarak anıyordu. Başka bir zaman ise onun hakkında “Annemden sonra annemdir” buyuruyordu. Efendimizin nezdinde Ümmü Eymen validemizin yeri bambaşkaydı. O da oğlu Üsame de Peygamberimiz ‘in evine girip çıkma konusunda her zaman imtiyazlıydılar. İzin almaksızın istedikleri zaman Efendimiz ’in yanına girip çıkabiliyorlardı. Peygamberimiz özellikle Üsame (ra)’ye çok değer veriyor, onu bizzat kendisi yetiştiriyordu. Bu konuda bir vefa örneği sergileyerek kendisini büyüten kadına hak ettiği hürmeti gösteriyordu. Bir gün su içerken yanında bulunan Ümmü Eymen validemiz O’ndan su isteyince Âişe validemiz şaşkınlıkla: “Sen bunu Rasûlûllah’a mı söylüyorsun” diye çıkıştı. Ümmü Eymen validemiz ise: “Benim O’na yaptığım hizmet çok uzun süreli olduğu için bunu istemeye hakkım var” dedi. Bunun üzerine Efendimiz: “Doğru söyledin” buyurdu ve getirip suyu ikram etti.

2-      Uhud Günü Müslümalari Savaşa Teşvik Etmesi;

Ümmü Eymen validemiz çok mütedeyyin bir hanımdı. Günlerinin çoğunu oruçlu geçiriyor, İslam’a hizmet noktasında yaşlı bedeninden beklenmeyecek gayreti gösteriyordu. Efendimiz ile birlikte savaşlara bile katılıyordu. Uhut Savaşında diğer birkaç sahabi hanımla birlikte savaşan mücahitlere su taşımış, yaralıların savaş meydanından çıkarılmasına ve tedavi edilmesine yardım etmişti.(İbnü’l Esir, 2/135) Daha sonraları Hayber Savaşında da Peygamberimiz ‘in yanında yer almıştı. Hatta bazı kaynaklarda oğlu Eymenı burada şehit vermiştir.

3-      Ümmü Eymen'in Vahiy İçin Ağlaması;

Medine’ye hicret edeli on yıl olmuştu. Allah, dinini Peygamberinin vasıtasıyla zafere erdirmiş, insanlar arasında İslam hızla yayılmıştı. Milat 632 yılını gösterirken Peygamberimiz dünyaya veda etti. Onun irtihali tüm ashabını acıya boğarken Ümmü Eymen validemiz en büyük acıyı yaşayanlardandı. O’nun doğumuna şahit olduğu gibi şimdi vefatına da şahit oluyordu. Yaşlı kalbine bu ayrılık çok ağır geldi. Peygamberimiz ‘in vefatının ardından gözyaşları hiç dinmedi. Sürekli onunla geçen zamanlarını yâd eder, ağlardı. Halife seçildikten sonra Peygamberimiz ‘in ona gösterdiği ihtimamı Hz. Ebubekir (ra) de aynısıyla göstermeye devam etti. Birgün Hz. Ömer (ra)’e: “Haydi Ümmü Eymen’e gidelim. Daha önce Rasûlûllah’ın ziyaret ettiği gibi biz de onu ziyaret edelim” dedi. Birlikte Ümmü Eymen (ra)’in evine gittiler. Yaşlı kadın, onları görünce ağladı. Hz. Ebubekir (ra)’le Ömer (ra) efendilerimiz ona: “Niçin ağlıyorsun? Resûlûllah’ın Allah katında olması daha hayırlıdır” deyince, “Ben Rasûlûllah’ın Allah katında olmasının daha hayırlı olduğunu bilmediğim için ağlamıyorum. Ben, gökten vahiy kesildiği için ağlıyorum” dedi. Onun bu sözleri Hazreti Ebubekir’le Hazreti Ömer’i de ağlattı. Efendimizin en yakın dostları olan bu iki büyük sahabi hayatta oldukları sürece Ümmü Eymen validemizi ziyaret etmeye ve ona gereken hürmeti göstermeye devam ettiler. Ümmü Eymen validemiz Hazreti Ömer (ra)’in halifelik devrini de gördü. Şehit edildiğinde de çok ağladı ve: “Bugün İslam zayıfladı” dedi.  Fazilet dolu bir ömür geçiren bu değerli hanım, Hazreti Osman (ra)’ın halifeliğinin ilk dönemlerinde vefat etti. Allah ondan razı olsun.

Esma Bint Amr;

Lâkabı “Ümmü Meni’ el-Ensariyye”dir. İkinci Akabe Biatı’na katılan iki hanımdan biridir. O, asrında ve asrından sonra meçhul bir kahraman olarak kalmış; erkeklerin hemen arkasında yerini almasını bilmiştir. Üç büyük sahabînin arkasında Esma binti Amr’ı buluruz. Bunlar, eşi Hadic ibn-i Sellame, oğulları Muaz ibn-i Cebel ve Şebbas ibn-i Hadic’tir. Üçü de sahabîlerin en faziletlilerinden ve Müslümanlara en çok faydalı olanlarındandır. Esma (ra), din olarak İslâm’a; Peygamber olarak Hz. Muhammed’e (sav) hicretten, hatta ikinci Akabe Biatı’ndan önce, bütün kalbiyle iman etmişti. Hamile olmasına rağmen Allah Resûlü’ne biat edebilmek için, eşiyle birlikte ikinci Akabe Biatı’na gitti. Bu gidiş esnasında da oğlu Şebbas dünyaya geldi. İkinci Akabe Biatı’na yakından şahit olan Esma (ra), o anın heyecanını ve Allah Resûlü ile buluşmalarını şöyle anlatır: Birinci Akabe Biatı’nın semeresi olarak hac mevsimini vesile yapıp, ikisi kadın yetmiş beş insan Akabe tepesi denilen yerde Resûlullah ile randevulaştık. Teşrik günlerinin yarısında sözleşmiştik. Haccımızı yapıp Resûlullah’a söz verdiğimiz yerde, gece karanlıkta beklemeye başladık. Oraya giderken bineklerimizden inerek, kenardan bucaktan, gizli gizli randevu mahalline ulaştık. Herkes ayrı ayrı gelmişti oraya. Gecenin üçte birisi geçinceye kadar uyuduk. Ve Resûlullah’ın gelme saati yaklaşınca, heyecanla onu beklemeye başladık. Biz ailece oradaydık. Daha sonra Uhud’un kahramanı olacak Nesibe de yanımdaydı. Peygamberimiz(sav) Hz. Abbas’la çıkageldi. Hz. Abbas konuşmaya ilk başlayan olarak: ‘Ey Hazrecliler! Eşlerinizi ve çocuklarınızı koruduğunuz gibi Allah Resûlü’nü de koruyabilecek misiniz? Yüzüstü bırakacaksanız şimdiden bırakın.’ dedi. Daha sonra, Resûlullah’ın Kur’ân okuyarak söze başlaması, dua etmesi ve bizi İslâm’a girmeye teşvik etmesiyle, önce Bera ibn-i Mağrur ve sonra diğerleri Allah Resûlü’ne biat etmeye çoktan hazır olduklarını gösterdiler. Resûlullah’ın neticede cennet müjdesini vermesiyle Hz. Abbas’ın ‘Hazrecliler! Resûlullah’a biat ederken siyahıyla, kırmızısıyla bütün insanlarla harp etmeyi göze alabiliyor musunuz, gibi uyarılarına karşılık Nesibe ve ben dâhil, tereddüt gösteren kimse olmamıştı.” Esma (ra), çok kuvvetli bir cüsseye sahip değildi. Ama tıpkı yakın arkadaşı Ümmü Umare (Nesibe) gibi o da, erkeklerle omuz omuza harp meydanlarında hazır bulunuyordu. Hayber’in fethinde orduya katılan hanımlar arasındaydı. Yaralıları tedavi ediyor, su taşıyor ve var gücüyle askerlere yardım ediyordu. Ömrünün sonuna kadar, İslâm’ın derdini dert edinerek yaşadı.

Sonuçta;  

Hiç şüpesiz bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah'da o toplumun gidişatını değiştirmez (Rad-11)

Asr-ı saadet İnsan-ı kendilerini Kur'an ilkeleri doğrultusunda değiştirdiler. Yüce Rabbimizin buyruğuna âmâda oldular. Sahabe-i kiram, gönüllerini Allah Resûlü'nün muhabetiyle doldurup, O'na her hususta itaat etmek sûretiyle O nun ahlakıyla ahlaklandıkları için Cenab-ı Hakk’ın medh ü senasına nail oldular. Nitekim âyet'i kerimelerde buyrulur.

Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile olanlara güzellikle uyanlar; Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır ve Allah onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Tevbe/100)

Siz insanlığın iyiliği için seçilmiş bir ömmetsiniz iyiliği yapar(emreder)Kötülüklere engel olursunuz çünkü siz Allah'a inanırsınız. İşte böylece sizin hak ve hukuku kuruyan dengeli bir ümmet olmanızı istedik ki, insanlığa örnek ve model olasınız ve resul'de size örnek ve model olsun (Bakara-143)

Yazarın Eski Yazıları