İman Salih Amel İlişkisi

Halil Kara


          Rahman ve rahim Allah’ın adıyla.

          İmana ulaşan ve bu imanla uyumlu iyilikler işleyen kimseleri zemininden ırmaklar çağlayan cennetlerle müjdele her ne zaman oranın nimetlerinden ikram olarak onlara sunulsa, bunlar bize daha önce bahşedilenlerin aynısıymış diyecekler. Oysaki bu, o nimetlerin çağrıştırdığı belli belirsiz bir benzerlik ve onlar için cennete pırıl pırıl eşler olacak ve onlar orada kalıcıdırlar.

          O kâmil iman ve salih amel sahipleri bu cennetlerde ebedi ve daimi olarak kalıcıdırlar, bir kere girince artık bir daha çıkmazlar. Diğer ayetlerde bu ebedi olarak kalışı ebeden diye de pekiştirilmiştir. Hâlbuki dünya vatanı, dünya cenneti ne olsa elden gidebilir. Kamil iman ve salih amel sahipleri, darı İslam olan vatanlarını Allah'ın izniyle muhafaza ve müdafaa ederler ve onu harap olmaktan mallarıyla, canlarıyla korurlarsa da bunda ilahi takdir, başka türlü de tecelli edebilir. Nihayet bundakilerin hepsi çıkarlar, ölürler, giderler bunun böyle büyük küçük kıymeti de vardır. Fakat darü’s-selam öyle değil. Asıl cennet bahçelerine gidenler orada ebedi kalırlar ki bütün müjde bundadır, bütün saadet de bundadır ve en büyük hoşnutluk bundadır, güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Bkz; Yunus Suresi 26. Ayet.

          Biz burada imanın fıkhı tanımı ile tanıtacak değiliz. Sadece imanın karakterinden ve hayattaki değerinden söz edeceğiz. İman, geçici, küçük ve sınırlı olan insan denen bu varlığın ezeli ve ebedi sınırsız temele bağlanmasıdır. Bu kaynağa bağlandığından dolayı yine aynı kaynaktan gelen evrenle ve bu evrene hükmeden temel yasalarla, bu evrende gizli olan güç ve enerji kaynakları ile sağlam bir bağ kurmasıdır. Böylece kendi kişisel, küçük sınırları dışına çıkarak koca evrenin genişliği içine dalması; basit, değersiz gücünün sınırlarını taşarak evrenin bilinmeyen büyük enerji kaynaklarına açılmasıdır. Kısacık ömrünün sınırlarını aşarak Allah'tan başka kimsenin bilmediği uzaklıklara doğru kanatlanmasıdır.

          Salih kelimesinin anlamı bütün iyiliği kapsar. Küçük ve büyük iyilik de buna dâhildir. Ama Kur'an'a göre iman kökü olmayan hiçbir amel salih amel sayılmaz. Herhangi bir amel Allah (c.c.) ve Rasulü'nün bildirdiği hidayete uygun işlense de iman olmaksızın salih amel sayılmaz. Onun için Kur'an-ı Kerim'de nerede salih amelden söz edilmişse orada iman da zikredilmiş ve salih amel imandan sonra anılmıştır. Kur'an-ı Kerim'de hiç bir yerde imansız amel zikredilmemiştir. Aynı zamanda hiçbir yerde, iyi bile olsa imansız bir amele mükâfat ümidi verilmemiştir. Diğer taraftan, faydalı ve muteber imanın, amel ile ispat edilmiş iman olduğu belirtilmiştir. Yoksa salih amel olmadan yürütülen bir iman davasını insan kendi kendine reddetmiş olur. Çünkü o insan, iman iddiasına rağmen Allah (c.c.) ve Rasulü'nün gösterdiği yoldan başka bir yol takip etmektedir. İman ve salih amel ilişkisi, tohum ve ağaç ilişkisi gibidir. Eğer toprakta tohum yoksa ağaç meydana gelmesi söz konusu olamaz. Ama eğer toprakta tohum olduğu halde ağaç meydana gelmiyorsa onun anlamı tohumun toprakta gömülü kalmış olmasıdır. Onun için Kur'an'da verilen müjdeler, iman etmenin yanında salih amel de işleyenler için geçerlidir. Bu surede de, insanın hüsrandan kurtulması için imandan sonra salih amel işlemesi gerektiği bildirilmiştir. Diğer bir ifadeyle, salih amel olmadan sadece iman ile bir insan hüsrandan kurtulamaz. Yukarıda zikredilen iki sıfat her fertte olmalıdır.

          (Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde:"Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler, bu birbirinin benzeri olarak onlara sunulmuştur. Onda, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Bakara Suresi 26. Ayet.

          Dünyada iyilik işlemekte önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır. Na'im cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bu kullardır orası na'im bahçeleridir.

          Rableri katında onların mükâfatı altlarından ırmaklar akan adn cennetleridir, orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı onlarda o'ndan razı olmuşlardır. Bu Rabbine saygı gösterene mahsustur. Cennet sakinleri dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları uzamış gölgeler altında, çağlayan akarsu kenarlarına, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler. Eşlerine düşkün, yaşıt ceylan gözlüler onlar içindir. Cennetlerin altlarından ırmaklar akar, orada akan kaynaklar hiç bozulmayan süt ırmaklar leziz içecekler ve berrak bal ırmakları vardır. Selsebil pınarından misk kokulu tesnim adlı içecekten içerler. Cennet sakinleri atlastan nakışlı kumaşlardan elbiseler giyer onlara hizmet için aralarında inci gibi genç delikanlılar dolaşır. Orada sadece selam selam! selam!"sözlerinin işitileceği, hiçbir boş sözün duyulmayacağı görkemli bahçede ne kötülük, ne yorgunluk ne üzüntü, ne korku vardır.

          Selam ve Dua İle

 

Kaynak:

Fi’zilal-i Kur’an

Tefhim'ül Kur'an

Yazarın Eski Yazıları